Hakkımızda

50 yıllık mazisi olan Beşikçi Baharat geleneği unutmadan yeniliklerle geleceği planlıyor. 50 yıldır aynı mekanda hizmet sunmaya devam eden Beşikçi Baharat, 1959 yılında Necmettin Beşikçi tarafından kuruldu.

Trabzon’un ticaret merkezi olan Bedesten Caddesi’nde şu anki mevcut yerinde kurulan mütevazı firma, kurulduğu günden itibaren Trabzon halkının gerek “Mutfak Baharatı” gerekse “Şifalı Bitki” ihtiyacını, en üst kalitedeki mamulleri temin ederek karşılamak için hizmet sunuyor.

Trabzon, Artvin, Gümüşhane, Bayburt, Giresun illerine hizmet veren Beşikçi Baharat, zamanla ürün çeşitlerini yan ürünlerle zenginleştirmiş ve bitkisel yağlar, kimyevi maddeler, pasta malzemeleri gibi ürünleri de pazarlamaya başlamıştır. 

Ayrıntılı Bilgi İçin Tıklayın…

Şifalı Baharatlar ve Baharatların Faydaları

Şifalı bitkiler, binlerce yıldır insanlığın ilaç, yiyecek, kozmetik maddesi, parfüm özü ve boya olarak faydalandığı, hayranlık verici, dikkate değer bitkilerdir.

Doğaya bizlerden çok daha yakın olarak yaşamış olan atalarımız bu çok yönlü özelliklere sahip nebatata derin bir saygı duyuyordu. Bu sebeple onlar hakkında sayısız efsane ve hikâye kulaktan kulağa yayılmıştır. Bugün ise modern bilim, bu büyüleyici yeşil aleme olan ilgimizin azalmasının ve tabiata karşı sahip olduğumuz içgüdülerimizi kaybetmemizin sebebi olmuştur.

Şifalı bitkiler bilimi insanlık tarihi ile birlikte başlamaktadır. En eski hekimler cesur deneyler sayesinde hastalarını verdikleri bitkilerle ya tedavi ederek ya da öldürerek nebatatin tıbbî etkileri konusunda geniş tecrübe ve bilgi edinmişlerdir.

Bu meslekî tehlikelere rağmen, bitkilerin insanlar üzerinde gösterdikleri etkilere ait bilgiler şaşırtıcı derecede çok ve detaylıdır. Fakat bu bilgilerin çoğu, özellikle kumaş boyamada, yiyecekleri saklamada, haşereleri kovmada ve ufak tefek rahatsızlıkları iyileştirmede zaruri olarak kullanım gereken kırsal bölgelerde, ağızdan ağza rivayet şeklinde dolaşmaktadır.

Günümüzde bu tip bilgilerin batıl inanç gibi kötülenebildiğine şahit oluyor ve atalarımıza gayet doğal gelen bitkilerle tedaviye olan inancımızı tamamen kaybetmiş bulunuyoruz.

Günümüzde bitkilerin yiyecek ve ilaç olarak kullanımında keskin bir ayrım vardır. Halbuki önceden böyle bir çizgi yoktu. Vahşi bitkiler arasından elde edilen sebzeler hem beslenmede hem de birtakım hastalıkları iyileştirmede faydalı oluyordu.

Örneğin 5000 sene öncesinden kalmış olduğu tahmin edilen prehistorik harabelerde kimyon tohumları bulunmuştur. Romalılar da kimyon tohumlarını mükemmel bir hazmettirici olarak tavsiye etmiş ve köklerinin lapasından ekmek yapmışlardır. Kuzey Avrupa ülkelerinde ise uzun ve sert geçen kış aylarında taze yiyecek bulma imkanı çok kısıtlı olduğundan, bahar aylarında hindiba, kuzukulağı gibi sebzeler vücudu temizleyici olarak kabul edilmiş ve kullanılmışlardır.

Son yıllarda, turizm diğer kültürleri tanıma ve onları taklit etme olayını arttırmış, bu da tıbbî bitkilerde dahil olmak üzere doğal türlere ilgiyi yeniden uyandırmıştır. Ayrıca yiyeceklerde suni renklendirme ve kokulandırmanın korkunç bir boyuta ulaşması da bitkilere yeniden dönüşü aktive etmiştir.

Dr. Adil ASIMGİL